80 lt Bitkili "Deney" Akvaryumum

Uzun süredir filtrasyonsuz/akıntısız ve hava motorsuz bitkili bir tank kurma çalışmalarını sürdürüyorum... Bu çalışmalar için iki adet tank kurdum... Bunlardan ilki çalışma odamda eşimin saksılarının önüne (çeyiz sandığının üzerine) sıkştırdığım 100(u) x 40(y) x 20 (d) cm'lik toplam 80 lt'lik akvaryum... Aydınlatma 2 adet General Electric 30 Watt Daylight lamba (90 cm) ile yapılıyor...

İlk kurulumda aşağıdaki bitkiler yer alıyordu (akvaryumun solundan sağına doğru)...

1. Cabomba caroliniana
2. Heteranthera zosterifolia
3. Limnophila sessiliflora
4. Ludwigia repens

Bunların yanı sıra tek tük bitkilere akvaryuma 1'er 2'şer dal girip çıktı... Ama ana yekünü bu dört bitki oluşturuyordu... Hatta Ludwigia repens sadece beş daldı ve akvaryumun en sağ tarafına Limnophila'ların arkasına sıkışmıştı... Bu bağlamda akvaryumun görünümüne Cabomba, Heteranthera ve Limnophila'lar hakimdi desek yanlış olmaz ki zaten bu da aşağıdaki resimlerden görülebilir...





Başlangıçta akvaryumda Guramiler vardı ancak sürekli bitkileri söktükleri için çıkartıldılar... Yerlerine rasbora ve Karışık Tetra kondu zamanla... Bu arada bitkili akvaryumların vaz geçilmezi olan Leopar vatozlar bulunmakta idi... Ki bunların kendi aralarındaki savaşları da Akvaryum Portalı'nda yayınlamıştım daha önce.... Ayrıca az sayılarda olmak üzere lepistes, zebra ve çöpçüde akvaryumun sakinleri arasında idi...

Yaz tatili için evden ayrıldığımızda özellike aç kaldıklarında balıklar yensin diye ve dahası nitrat seviyelerinde ciddi artışların önüne geçmek için su yüzeyine az bir miktar su mercimeği bırakmıştım... Akvaryumdaki Heteranthera zosterifolia'ların yüksek ışık hitiyacı nedeni ile aydınlatmanın 7/24 açık kalmasını da tembihledikten sonra evden ayrıldım... Yokluğumuzda kardeşim 4 günde bir eve uğrayıp kendisine çizelge halinde verdiğim oranlarda yemleme yapacaktı... Ancak daha sonra Kayınçomun eşinde meydana gelen tıbbi bir durum nedeni ile Kayınço'm İstanbul'da bizim evde kaldı... Tıbbi müdahalenin uzaması nedeni ile de bizimle birlikte yazlığa gelen Kayınvalidem de İstanbul'a döndü... Bunun üzerine kardeşime verdiğim talimatı iptal edip kayınvalideme (ki uzunca süredir bizde idi ve yemleme miktarlarını 3 aşağı 5 yukarı bildiğini sanıyordum) hergün sabah akşam azar azar yemeleme yapabileceğini söyledim... 10 gün sonra akvaryumdan kötü kokular geldiğini söylediklerinde yemlemeyi ben dönene kadar kesmelerini tembihledim... Ancak birkaç gün sonra akvaryum suyunun simsiyah olduğuna ve içinde artık yaşayan balık göremediklerine dair bir telefon aldım... Bunun üzerine akvaryuma kesinlikle müdahale etmemelerini söyledim... Ama bu arada ne benim aklıma ne de onların aklına akvaryum kapağını kaldırıp bakmak gelmedi... daha doğrusu Kayınvalidemin yemlemeyi akvaryumun arkasındaki çok küçük açıklıktan yaptığı da hiç gelmemişti... Ben kapağı tamamen kaldırıyor ve yemi veriyor sanıyordum... ancak o kapağın arkasındaki yaklaşık 2 cm'lik aralıktan yapıyormuş... Eve geldiğimde ilk işim gidip akvaryuma bakmak oldu... İçindeki herşeyin ölmüş olduğunu anlmak saniye bile sürmedi... İlk iş olarak da kapağı kaldırdım ve katil oarda idi... Resmen halı kalınlığında 0,002 dekarlık bir su mercimeği tarlası karşıladı... Olayı çözmek çok zamanımı almadı... Kayınvalidem (daha sonra tarif ettiğine göre) yemlemeyi biraz fazlaca yapmıştı... Dolayısıyla nitrat tavan yapmıştı... Nitratı bol bulan su mercimekleri alabildiğine üremişler ve ışığı kesmişlerdi... Işık alamayan bitkiler ölmüştü ve çürümüştü... Çürüyen bitkilerin meydana getirdiği azotlu bileşikler de balıkların ölmesine neden olmuştu... Balıkların bitkilerden sonra öldüğünü gösteren kanıt bütün bitkilerin tamamen çürümüş olamsına rağmen balık cesetlerinin henüz çürümenin başlangıç kısmında olması ve renkli olanların bir kısmında hala renklerin seçilebiliyor olamsı idi...

Bu şekilde yukarıda resimleri olan akvaryumu tamamen kaybettik... Uzun ve yorucu bir temizleme işleminden sonra akvaryumu tekrar kurdum... Bu sefer balık olarak Cüce Guramileri tercih ettim... Şu an için yeni bitkilendirilmiş olan akvaryumun ilk görüntülerini aşağıda bulabilirsiniz... Akvaryumdaki bitki kompozisyonu yine Limnophila, Heteranthera ve Gül ağırlıklı olacak... Ancak şu an içinde bir miktar Rotala diğer bitkilerden öenmsiz miktaralarda misafirolarak iskan etmekte... Bu sakinler arasında 135 lt Karma Canlı Doğruan akvaryumun tahilye ettiğim anubias'lardan biri de bulunmakta (Sağ tarafta güllerin hemen dibinde kütüğün üzerinde)...





Aşağıdaki resimleri akvaryumun genel görünümünü verebilmek için öektim... Ama gerek akvaryumun uzun olması, gerekse akvaryum ile bilgisayar masasının arasındaki boşluğun dar olması (akvaryum ben bu satırları yazarken arkamda duruyor) gerekse de benim kocaman cüsseye sahip bir adam olmam dolayısıyla akvaryumun tam karşısından bütünü alan bir çekim yapma şansım olmadı...





Bunlar da yakın çekimler (akvaryumun solundan sağına doğru)...









Bakalım akvaryumu eski haline getirebilecek miyiz?

 

Valla ilk deney akvaryumu nda elde ettiğim başarı deneyin başarılı olduğu noktasında idid Temel Hocam... Lakin deneyin bir sonraki -aslında baştan planlanmaış olan- su mercimeği ekleme hadisesi deneyin başarısızlıkla neticelenmesine neden oldu... Neyse deneyim oldu bu bize... zaten adı üstünde deney akvaryumu değil mi?

Bakalım bu sefer aynı başarıyı Cüce Gurami'ler ve Yattara ile tekrarlayabilecek miyiz?

Bu arada akvaryumda bahsetmeyi unuttuğum iki bitki daha var... İkisi de su üstünde... Birincisi Riccia'lar... Ve ikincisi hobimizin pek de alışık olmadığı bir bitki, bir Uluabat ganimeti olan -bir tür- Callitriche... Ancak ne kadar aradı isem bu Callitriche2nin tür ismini bulamadım... O nedenle sadece Callitriche sp. olarak isimlendireceğim...

Su üstü bitkisi ya da su üztüne hızla ulaşabilen (C. demersum [Tilki kuyruğu] gibi) bitkilerin kullanılması filtrasyonsuz akvaryumların birinci düşmanı olan ve su içinde asılı duran yeşil-sarı alglerin oluşumunun engellenmesi için önemli... Bu bitkiler su ile ışık kaynağı arasında bir bariyer oluşturmakta ve ışığın suya -tam da bu alglerin sevdiği gibi- dik olarak gelmesini engellemekte...

 

Akvaryumun ilk halinde ki bütün canlıların ölmesine üzüldüm hocam. Ama yeni hali tüm bunları unutturacak cinsten olmuş. Ellerinize sağlık...
Arka fon kullandınız mı hocam :heyo:
Çok hoş bir derinlik hissi veriyor. Bitkiler biraz daha gelişince nasıl görünecek çok merak ediyorum. Sıvı gübre ekliyor musunuz?

Bu arada Yattara ile Tettara kardeş mi hocam

 

Abdullah abi sana hayranım yaa. Nasıl cesaret edipte bitkili tanklar kuruyorsun , bakıyorsun , ediyorsun. Kaybettiğin canlılara üzülme abi. Bu tanklara ölü balık atsan canlanır. Hayallerimin , sevdiğim bir abim tarafımdan gerçekleştirilmesi ne güzel. Başarılarının devamını dilerim abi. ALLAH yar ve yardımcın olsun.


Saygılar...

 

Çok sağolasın Hüseyinciğim, teveccühün... Bu arada sağlık sıhhatin yerindedir umarım... Sen bize lazımsın... Daha sana bitkili akvaryumun alasını kurup 81 sene baktıracağız...

Arka fondan ben de çok memnunum Türker... Özellikle kütüğün perspektif olarak önde olması ve resindeki bitkilerin arkaya doğru devam etmesi derinlik hissinin ortaya çıkıp pekişmesinde çok etkili oluyor... Tankın eski halinde karşısına geçtiğimde kafamın içinde "Ya bu tankın derinliği 20 cm olamaz" diye çok tartışıp durdum...

Gübre olarak bir markalaşmış ismin, Yasmut Tunç Sönmezoğlu'nun misket ve sıvı gübrelerini kullanıyorum...

Valla Yattara ile Tettara ve Mosstara kardeş mi bilmiyorum... Aldığımda hepsi aynı boyda idi... Tettara ve Mosstara'ya kıyasla Yattara canilik açısından zemzem ile 70 kez yıkanmış gibi... Gerçekten uysal bir Cennet balığı... Ama tabii hemen belirteyim Yattara da bir balığın ölümüne neden olmuştu... Adı alanzinho olan bir Betta ile aynı tanka koymuştum ilk önce... Alanzinho'yu kovalaya kovalaya hasta etti ve balık ne yaptıysam kurtulmadı... Doğrudan cinayet işlemişliği ya da balık yaralama olayı yok ama ölüme sebebiyet veren bir bu atraksiyonu vardı... Hala bile yanına Betta koysam aynısını yapacağından korkuyorum... Zaten artık koyamam da Yattara'ya kalmadan Cüce Guramiler temizler Betta'yı...

Bu iki balığın isimlerinin neden Yattara ve Alanzinho olduğu ise bambaşka bir hikaye... Bir ara akvaryum Kahvesi'nde anlatırım... Gerçekten çok enteresan bir hikaye...

 

Arka fon gerçekten güzel. Bu haliyle bile derinlik 20 cm gibi durmuyor açıkçası...Bitkiler biraz daha boşlukları kapatır kapatmaz fotoğrafları bizlerle paylaşmayı unutmayın hocam Gerçekten merak ediyorum...

Merak ettiğim diğer bir husus da sıvı gübreyi akvaryuma nasıl döktüğünüz...Malum deney akvaryumu ve belirttiğiniz gibi su sirkulasyonu sadece balıkların hareketleriyle sağlanıyor. Gübre konusunda bu yeterli oluyor mu hocam? ( Önce ki akvaryumu göz ardı edersek bu soru biraz erken oldu sanırım ) Belirli bölgelere gerektiği miktarda mı ilave ediyorsunuz?

Merakla bekliyor olacağız hocam

 

Sıvı gübreleri şırıngaya çekerek akvaryum boyunca kapağın arka kısmındaki yaklaşık 2 cm'lik açıklıktan püskürterek enjekte ediyorum Türker... Bu yeni kurulumda ilk kez sıvı gübreyi 2 gün önce kullandım... Bu hafta izleyerek geçireceğim... Limnophila ve Güllerin tepkisine bakarak homojen dağılımın gerçekleşip gerçekleşmediğini tayin etmeye çalışacağım... Heterantehra'ları bu değerlendirmenin dışında tutum çünkü bana ulaşıklarında formları çok kçtü idi ve henüz hala tam bir toparlanma göstermediler... Akvaryum boyunca püskürtme arka kısımda kısmen eşit bir dağılım sağlamış olabilir... Ön kısma da gübre ulaşıp ulaşmadığını anlamak için de ön cama yakın bölgelere kısmen akvaryumun bence kritik bölgelerine subulata enikleri yerleştirdim... Onların boylanması bana sirkülasyonun ön cepheye kadar etkili olup olamdığını gösterecek...

Eğer homojen dağılım söz konusu değilse balık sayısı artırılacak... Zaten tek leopar vatozla yosunlarla uğraşmak biraz zor olacağından en az 2 leoaprın daha akvaryuma gireceğini söyeleyebilirim... Bunların yanı sıra daha başa bela yosunlardan mümkün olduğu korunmak için de en az 4-5 SAE de akvaryumdaki yerini alacak... SAE bulamazsam da çakmalarını koyacağım... Cüce gurami sayısında da dişi olmak üzere bir artış söz konusu olabilir...

Aslında şu anki balık sayısı sirkülasyon için yeterli ancak balıklar küçük... Balık ne kadar küçükse yarattığı su hareketi de o kadar küçüktür değil mi? Balıkları besiye çekip hızlı büyümelerini sağlamak da planlar arasında...

Aslında gönül diyor ki Yattara ile Mosstara'yı bir araya koy, yesinler birbirlerini... Kovalamaca ve dalaşmaları sırasında da akvaryumdaki bütün besin maddeleri homojen olacak şekilde su içine dağılsın...

Çok şeytan adamım ya...