1. Hoş geldiniz, Akvaryum Portalı ailesine katılım için kendinizi hazır hissediyorsanız üye olun.
    Yardım sayfasından forum kullanım desteği alın.

Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

Başlığı 'Tatlısu Genel Konular Portalı' kategorisinde YIKIKTEMO tarafından 21 Aralık 2008 başlatılmıştır.

  1. YIKIKTEMO

    YIKIKTEMO

    Mesajlar:
    30.098
    Yer:
    İstanbul
    İsim:
    Temel Sert
    Bilimsel uzun yazıları okumaktan her akvaristin hoşlandığını düşünmüyorum. Zaten şahsım adına gördüğüm ve şahit olduğum ise, bilimselliğin akvaryum üzerine her zaman haklı çıkmadığıdır. Kendimce bu konudaki düşüncelerimi sizlerle sohbetle karışık paylaşmak isterim.

    Akvaryum hobisi o kadar çok tür ve çeşitlilik içeriyor ki üzerine yazılacak, tartışılacak bir çok konu içeriyor. Bilimsel olarak bazı araştırmalar, kaynaklar yazılıyor, anlatılıyor akvariste.

    Acaba bu bilgiler, kaynaklar akvaryumlarda her zaman geçerli oluyor mu?

    Bana soruyorsanız hayır cevabı veririm. Bilimsel kaynaklar her zaman geçerli olmuyorda, yaşanmış ve elde edilmiş tecrübeler oluyor mu sanki? Bu soruya cevabım da hiç farksız değil aslında, hayır olmuyor. Acaba bunun sebebleri ne olabilir ?

    Hangi sebebinden başlasam bilemiyorum kendi adıma, bir tür üzerine yeterli bilgi, tecrübe ve uzmanlık edindiğini düşünen akvaristler her zaman olmuştur, olmasıda aslında normal ve gereklidir. Ancak malesef yine tam olarak akvaryum üzerine konuları açıklayacak çözecek şekilde olmayacaktır. Akvaryum hobisinin aslında sessiz bazı kuralları, gerçekleri var ve ne hikmetse hep görmezden gelinmiş. Bu kurallar ve gerçekler aslında acı gerçeklerdir.

    Bir balık, bitki, omurgasız, bir akvaryumun suyu, bir akvaryumun filtresi, en önemliside bir akvarist diğer akvariste hiç benzemiyor. Bu durum ortaya bir çok farklı düşünce, araştırma, yenilik isteği, arzusu çıkarıyor ortaya. Ancak malesef bu istekleri ve yenilikleri tecrübeli akvaristler (uzmanlar) her zaman kabullenmiyor ve doğrularını empoze etmeye, bildiği ve kendi ürettiğini, keşfettiğini, aşılamaya kabul ettirmeye çalışıyor. Oysa akvaryum üzerine olmaz denileni, başarılmaz denileni başarmak isteyen akvaristler çıkacaktır, çıkmalıdır. Beslenen canlıların bir kısmı doğadan toplansa da, büyük kısmı akvaryum ortamlarında üretiliyor.

    Konuya bakış açımızı aslında bir noktaya çevirmemiz gerekiyor, insanların egosunu tatmin ve ticaret uğruna kilometrelerce uzaklardan her türlü canlı ithal ediliyor ve bu canlıları yine akvarist egosu uğruna akvaryumlara tıkıyor. Sizce bu kadar zevkimiz hobimiz, egomuz için gerçekleştirilen bu hobide herkesin kafasına göre kural koymasının mantığını anlamakta zorlanırsak bize kim kızabilir. Düşünün eğer hobiye her yeni başlayan akvariste bizler bir birlerimizden duyduğumuzu ve bir diğer tecrübeli olduğunu düşünen akvaristin iddia ettiğini, kabul ettirmek istediğini doğru kabul eder bizlerde tavsiye edersek, hobinin ilerleme hızı ne olur? Elbetteki edinilmiş tecrübeleri görmezden gelmek anlamında yazılmıyor bu cümleler, fakat sizlere anlatmaya çalıştığım ve çalışacağım konu bunların her akvaryumda işlemediği ve her zaman bunların doğru bir uygulama olamayacağı yönündedir.

    Akvaryumlarda doğmuş, büyümüş olsun, akvaryuma doğadan adapte edilmiş canlılar olsun akvaryum ortamına girdiklerinde bir çok şey değişiyor onlar için.

    Doğada verdikleri rekabet akvaryumda aynımı, şartlar eşit mi?
    Doğadaki bölgeleri akvaryumda aynı ölçülerde var mı?
    Doğada içinde bulundukları grubun içindeki dişi sayısı aynı mı?
    Doğada buldukları yemleri aynı zorlukta mı ediniyorlar?

    Bu sorularda sorulanların aslında, bazılarını içgüdüsel yapsa da, bir çoğunu canlılar akvaryumda rekabet anlamında yapmak zorunda değil. Doğada karşılaşmaktan hoşlanmayan iki tür, doğada karşılaştığında gerçekleşen olay aslında çok basittir, biri ortamı terk etmek zorundadır, ister ve gider. Peki akvaryumda ne olacak? Akvaryumlarda gitmek isteyen, ortamı terk etmek isteyen canlı hiç bir yere gidemez. İşte tam bu aşamalarda kovalananda, kovalayanda çok ama çok şaşkındır ve bu duruma da alışık değildirler. Baskın olan canlı bazen agresifliğini biraz ileri götürür, kendiside bu niye gitmiyor kardeşim şaşkınlığıyla kovalamasını belki biraz daha sürdürebilir, bazen kovalanan balık az hasar, bazen çok hasar alabilir. Ancak eninde sonunda bu takip biter ve sakinlik hakim olur. Hatta bazı türlerde kovalama durumları çok hafif geçer, çok çabuk ortam normale döner. O halde felanca balıkla felanca balık yaşamaz dendiğinde bu aslında tamamen eskiden gelen kalıplaşmış, empoze edilmiş, ondan ona yayılmış gelmiş olan ifadeler olabilir mi? Ayrı habidata ait olduklarını yazarken bazen bu canlıların hepsinin aynı suyla beslenen havuzlarda üretilip, büyütüldükleri hep unutulur.

    Oysa bu gün Ülkemizde ayrı su değerlerine ihtiyaç duyan canlıları aynı akvaryumda tutan, besleyen çok akvarist olduğundan hiç şüphem yok. Fakat diğer bir akvariste yorum yazmaya sıra geldiğinde, bunlar ayrı habidata ait olmaz şeklinde yorum yazmaktan da hiç geri kalmazlar. Doğada avcı ve av konumundaki canlıları içermediğini önemle hatırlatırım.

    Akvaristleri tek tür beslenmesi konusunda teşfik yoluna gidilse, belkide bu soruların hepsine cevap olacak, tek tür üzerine uzmanlar ortaya çıkaracaktır. Karma türler üzerine bu gibi konulara daha geniş pencerelerden oluruna, mantığına bakarak yorum yapmak gerekir. Her balığın karakteri aynı değil, bir akvaryum diğeriyle aynı değil, her akvarist diğeri ile aynı değilse, konular üzerine fikir alış verişi yapılırken okuyan tüm akvaristler satır aralarındaki bir çok değerli tecrübeden fikirden faydalanacaktır.

    Birlikte olmazdılar, biri mutlaka ölecekti hani? Ben hiç ayrıldıklarını görmedim.

    Bettalar tek mi yaşar ?

    balıklar mutlu olunca, akvarist arkadaşda mutluyum demiş.

    Bu örnekler sizlere tamam oluyormuş mu dedirtti ?

    Belki oluyor evet, benim anlatmak istediğim bu değil, benim anlatmaya çalıştığım, uzmanlık ve bazı arkadaşların tecrübeleri, bilgileri, dayatmaları sadece ve sadece bir yere kadardır. Demek istediğim budur, fikir elbette alınmalı, fakat araştırmaya yeni şeyler öğrenmeye, bulup çıkarmaya devam, belki bir gün sizinde doğrularınız olacak?
     
    Düzenleme: 15 Mayıs 2016
  2. taygun

    taygun Guest

    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Temel Hocam,

    Merhaba. Eline diline sağlık. Basma kalıplığı çok güzel anlatmışsın. :helalolsun: Bazen ben de bu basmakalıp görseliğin içinde görüyorum kendimi. Kendimde gözlemlediğim de hep şu: Bana yapılan tavsiyeler istikametinde gerekeni yaptım, şimdi ben aynı tavsiyeleri başkasına yapıyorum. Düşünüyorum ki bu belli bir standarttır, akvaryumun olmazsa olmazıdır, o şey yapılmazsa yanlış olur.

    Bir örnek vereyim. Yanlış hatırlamıyorsan Murat Yıldız arkadaşımın akvaryumundaki aynı türden dağınık ekilmiş bitkilerini biraraya getirmesi yönünde tavsiyede bulunmuştum. Aslında hala aynı fikirdeyim, fakat böyle bir tavsiyeye ne gerek var ki? Kendisi öyle istemiş ve o şekilde mutluysa bence sorun yok. Ama işte, bitkili akvaryumda aynı cinsten olan bitkileri birarada gördüğümüz için böyle bir tavsiyede bulundum.

    İlave olarak, kullanılan fon ya da aksesuarlarla hakkında da başkalarına tavsiyelerde bulunuyoruz. "Öyle yapma, şöyle yap" diye. Aslında bu tavsiyeler genelde boış tavsiyeler değil. Hatta hakikaten "olmazsa olmazlar". Ama bunu yaparken başklarına hatta yaparak öğrenme fırsatı tanımıyoruz. Halbuki onlara bu tür fırsatlar tanısak daha iyi öğrenirler, ama bedeli balık olur, bedeli zaman ve para olacak.

    Öte yandan bu basmakalıpları eleştirip, "acaba doğru mu?" sorgusunun kesinlikle ve kesinlikle yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, ya bize öğretilenler yanlış ise! Eğer yanlış ise, akvaryum hobiciliğinin çevresi bizlere ve bizim de başkalarına dikte ettiklerimizle sınırlı kalır. Bu alan içinde dolaşır dururuz.

    Mesela şimdi forumlarda okuyorum, nitrivec tartışılıyor. gerek var mı yok mu diye? İsteyen elbette deneyebilir.

    Bir diğer örnek, Swat arkadaşımız akvaryumunun dış filtresini 15 dakika aralıklarla çalıştırıyormuş. ben "hatalı" dedim. Akvaryumda yaşattığı balıkları gösterdi ki şaştım kaldım. Kocam kocam balıklar. Nasıl ölmemişler hayret. ( Ben yine de onaylamıyorum bu uygulamayı. :bilmem: )

    Peki bu denemenin sınırı nerede? Bilinenleri %100 gözardı etmemekte. Akvaryumumuzdaki canlıların sorumluluğunun bizim elimizde olduğunu bilmekte. Test yapacağız diye onları öldürmemek lazım. Yani baktık ki işler kötü gidiyor, balıklarda sorun var, uygulamayı kesip tavsiyelere dönmek lazım.

    Saygı ve sevgilerimle.
     
  3. YIKIKTEMO

    YIKIKTEMO

    Mesajlar:
    30.098
    Yer:
    İstanbul
    İsim:
    Temel Sert
    Tamer Abi, dış filtrenin 15 dakikada bir kapatılmasına ben kendimce fikrimi ince ayrıntısına kadar yazdım. Eğer biyolojik temizlik için kullanılmıyorsa, akvaryuma oksijen dış filtre ile sağlanmıyorsa, dış filtrelerin kapanmasında süreyi 1. saat yapmak bile mümkün.

    Diğer bir konu ise, dış filtre ile birlikte kullanılan iç filtreleri sabaha kadar kapatmak konusudur. Bunda hiç bir sorun yoktur, tabi yine akvaryuma oksijen iç filtre ile sağlanmıyorsa.
    Konunun net açıklaması ilgili linktedir.
     
    Düzenleme: 15 Mayıs 2016
  4. atlantis

    atlantis

    Mesajlar:
    306
    Yer:
    İzmir
    İsim:
    Murat Yıldız
    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Tayfun hocam bende akvaryumumdaki dış filtre dahil tüm elektrikli aletlerimi otomtiğe bağladım..15 dk çalışıp 15 dakika çalışıyor..Şuana kadar en ufak bir aksilik görmedim..Eğer bu tür uygulamaya neden karşı olduğunuzu izah ederseniz bizde o konudaki düşüncelerinize karşı savunma yapabilir yada sizin dediklerinize uyarak bu uygulamadan vazgeçebiliriz.Saygılar.
     
  5. taygun

    taygun Guest

    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Temel Hocam,

    Yazdıklarınız konusunda ben de sizinle hem fikirim. Dış filtreden kapatılmasına itirazım biyolojik filtrelemenin sekteye uğraması. Ben her zaman dış filtrelerde biyolojik filtreleme yapıldığını varsayarak konuşuyorum.

    Murat Bey, Temel kardeşimin verdiği linkte konu epey bir görüşüldü. Yukarıda dediğim gibi biyolojik filtremelenin sekteye uğradığını düşünüyorum. Oksijen alamayan bakterilerin yaşam sürelerinin ya da verimlerinin düşeceğini düşünüyorum. "Bunu bir yerde okudunuz mu?" derseniz; hayır okumadım. Sanırım insanlar 15 dakika oksijensiz kalamayacakları için diğer canlıları da aynı şekilde düşünüyorum. Halbuki 2 saate kadar su altında kalan balınaların olduğunu NGC ve Discovery kanallarında seyretmiştim.

    Öte yandan, benim 12 saat boyunca filtreyi kapalı unuttum zamanlar oldu. Bazen pul yemler dağılmadan doğrudan dibe insinler diye dış filtreyi kapatıyorum. -Amacım dipteki balıkların da beslenmesi.- Birkaç kere akşamdan sabaha 10 - 12 saat dış filtreyi kapalı unuttum. Sabah ışıkları yakarken filtrelerin çalışmadığını gördüm. Nitrivec ilavesi yapmadan akvaryum yaşamına devam etti. Herhangi bir amonyak patlaması olmadı. Balık da ölmedi.

    Yukarıda yazdıklarım aslında kendi savunduklarımın tersi. Yani, 10 - 12 saat boyunca biyolojik filtreleme durduğunda balıklara birşey olmuyorsa 15 dakika ara ile dış filtreleme yapılırsa biyolojik filtreleme niçin sekteye uğrasın?

    Yine de bana dış filtreyi kapatmak gereksiz geliyor. Çünkü, insan müdahalaesinin olmadığı durumlarda yani normal şartlar altında, doğada filtreleme kesintisiniz ve tüm kaynaklar kullanılarak % 100 yapılıyor. Akvaryumda ise kapalı bir sistemde ve sınırlı olarak oluşturulmuş biyolojik filtrelemeyi bir de 15 dakika aralıklarla % 50 azaltmak bana hatalı geliyor. Dikkatinizi çekerim. 15 dakika diyorsuz ama gün boyunca filtrenin kapalılık oranı %50. Ciddi bir oran.

    Saygılar
     
  6. bmehmetyavuz

    bmehmetyavuz

    Mesajlar:
    301
    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Bir balık, bitki, omurgasız, bir akvaryumun suyu, bir akvaryumun filtresi, en önemliside bir akvarist diğer akvariste hiç benzemiyor.
    Temel Hocam, buna aynı tür balıkların dahi zaman zaman farklı davranış özellikleri sergiliyebildiğini ekleyebilirmiyiz? ;)
    Eğer bu tür uygulamaya neden karşı olduğunuzu izah ederseniz bizde o konudaki düşüncelerinize karşı savunma yapabilir yada sizin dediklerinize uyarak bu uygulamadan vazgeçebiliriz.
    Murat Abi, bence bu konuda en iyi açıklamayı bir makina mühendisi olarak Bahadır Bey yapacaktır.
    Saygılar, keyifli paylaşımlar...
     
  7. axu2

    axu2

    Mesajlar:
    153
    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Teşekkürler Mehmet hocam beni onurlandırmış, ama konu mekanik veya teknik ele alınmadığından benim fikir ve görüşlerim çok yarayışlı olmayacaktır. Sadece 15 dk çalışıp 15 dk duracak bir sistemin enerji tüketimi açısından ciddi bir fayda sağlamayacağını düşünüyorum. Tabi bu fikrimi öne sürerken aydınlatma ısıtıcı vb. tüm ekipmanları bu periyoda katıyorum. Isıtıcının temel çalışma prensibi gereği aktif bulunma süreleri açık kapalı kalma konumlarında çok fazla değişmeyecektir, çünkü temel tahrikini akvaryum suyunun sıcaklığından vs. alan bir sensöre sahiptir. Aydınlatma ise genelde önerilen ve uygulanan zaten 6 saat civarında olmasıdır. Bunun dışında zaman ayarlı pirizler mekanik kontaktörler içermektedir ve bunların belli aç kapa ömürleri vardır. Şunu söyleyebilirimki 15 dakikada açıp kapanan zaman ayarlı pirizlerin ömrü yaklaşık 1/48 e düşecektir. Tabi o zamana kadar başka bir yerinden arıza yapmazsa.
    Burada anlamadığım bir diğer konu şudur; normalde 1 saat kadar kapalı kalma durumlarında dış filitrelerdeki bakterilerin öleceği ifade edilir. O taktirde 15-20 dkda bir çalıştırıp durdurmakta bir mahsur olmaması gerekir. Ama günde 2 ton su çeviren bir filitreden böylesi bir çalışma sistemiyle 1 ton su geçecektir. Acaba yararlı bakteri kolonimizin nufusu yarıya düşecekmidir. Yoksa 15 dk durgunluk akvaryumda bir nekaat evresi yaratıp çalışma sırasında filitremize besince daha zengin bir su gitmesine ve buna bağlı olarak faydalı bakterilerimizin nufusunda belki bir artışamı neden olacaktır.
    Bir diğer hususta zamanında gözüm gibi baktığım pengasuslarımın yanına koyduğum tetralar ilk 20 dk sakin durmalarına inanıp oradan ayrılmamla birlikte 3 balığında gözlerini yemişlerdi. En alttaki resim bana bu kötü günümü hatırlattı. Tecrübesiz arkadaşlara bu bilgiyi vermeyi de borç bilirim.
     
  8. bmehmetyavuz

    bmehmetyavuz

    Mesajlar:
    301
    Verdiği teknik bilgiler için Bahadır Bey'e çok teşekkür ederim. Ancak öğrenmek istediğim daha doğrusu aklıma takılan nokta; acaba 15 dakikalık periyotlarla çalışacak filtrelerimizin ömrü ne ölçüde kısalır?
    Saygılar, keyifli paylaşımlar...
     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 15 Mayıs 2016
  9. DuncaN

    DuncaN

    Mesajlar:
    211
    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Bu sorunun yüzde olarak yanıtını vermek bir hayli zor,Sanıyorum makina mühendisinden çok elektrik mühendisi yada elektronik mühendisine ihtiyaç var.
    teorininde pratiğinde afedersiniz bir yerde zartlayacağını (kabalığım için kusura bakmayın) bilimselliği ve uzmanlığı bir yana koyarak köylü zihniyeti ile yanıt vermek isterim.
    Geçmişte sık sık elektrik kesintileri yaşanırdı hatırlarsınız 80 li yıllarda ilk hareketiniz ne olurdu ?
    Bizde TV yi anahtardan kapamak olurdu şu anda pc lerimize aynı şeyi yapıyoruz ve filtre vb de günde 96 kere aynı olayın tekrarlandığını farzedersek teknoloji gelişsede bu kadarınıda kaldıramaz diye düşünüyorum bu aletler.
     
  10. axu2

    axu2

    Mesajlar:
    153
    Ynt: Akvaryumda Uzmanlık nereye kadar

    Ufuk hocam malesef doğru söylüyor, pratikte teori zartlar :D :D :D
    Ama geçmişte (hala) yaşanan elektrik kesintileriyle motorun bile isteye 15 dk da bir çalıştırılıp durdurulması aynı şey değil. En azından geçmişteki o anahtardan kapatma mevzusunun sebebi malum yüksek voltaj nedeniyle cihazın hasar görmemesiydi, burada fazladan böyle bir risk yok. Burada Mehmet beyinde dediği gibi sürekli fasılalı çalışmadan kaynaklı bir takım kayıplar ve risk oranlarında artıştan bahsedebiliriz. Mesela filtre motorundan bahsedelim, kullanılan motor fırçasız tip motordur kollektörleri bulunmadığından elektrik anlamda bir zorlanmaya maruz değildir ama her ne olursa olsun ilk çalışma sırasında motorlar sürekli rejim hallerine göre daha yüksek akım çekerler bu ise motorun güç aldığı elektriksel bağlantıda bir risk artışına neden olacaktır. Mekanik risk ise motor rotorunun dur kalk çalışması nedeniyle hidromekanik yataklarında başlangıçta bulunan temas kuvveti nedeniyle oluşabilecek olan ekstra bir aşınmadır. Ne zaman ne şekilde arıza göstereceği biraz meçhul fakat topyekün sistemde olumsuz etkisi olacağı açıktır.
     

Sayfayı Paylaş