1. Hoş geldiniz, Akvaryum Portalı ailesine katılım için kendinizi hazır hissediyorsanız üye olun.
    Yardım sayfasından forum kullanım desteği alın.

Cichlid ağız yapısı

Başlığı 'Tatlısu Genel Konular Portalı' kategorisinde DuncaN tarafından 11 Kasım 2008 başlatılmıştır.

  1. DuncaN

    DuncaN

    Mesajlar:
    211
    Çiklit ağzı sıradışı bir yapıdır; gerçekten de çiklit ağzının uyum sağlayabilirliği Cichlidae familyasındaki çeşitliliğin arkasındaki itici güçlerden biri olabilir. Ağızın temel özelliği alt gırtlaksal çenenin genel yapısı ve kas yapısı ile çiklitin boğazının derininde konuşlanmış diş taşıyan kemiklerdir. Çoğu balık grubu avı tutmak ve hatta kısmen öğütmek için ağız içlerinin her köşesinde dişe sahipken, çiklitin gırtlaksal çenesinin esnekliği tam bir işleme merkezi sunar. Bu da karşılık olarak normal çeneleri ağızda kuluçka yapma gibi özelleşmiş üreme tarzlarına ek olarak, taban eleme, alg kazıma, göz ısırma ve pul yeme gibi alışılmadık beslenme tarzları gibi başka özelleşmeler için serbest bırakır. Son birkaç araştırma çiklit ağzını anlamamıza ve önemini kavramamıza katkıda bulunmaktadır. Orta Amerika çiklitlerine aşina olan çiklit akvaristleri uzun zamandır farketmişlerdir ki bitkilerle birlikte asla besleyemeyeceğiniz bir çiklit tipi vardır: toprakyiyenler veya diğer adıyla taban eleyenler. Bu çiklitler sürekli kazarlar. Yiyeceklerini ağız dolusu substrat aldıktan sonra onu eleyerek, iyiyi yutarak, kötüyü tükürerek elde ederler. Kosta Rika’ya son bir gezide yetişkin bir erkek Amphilophus rostratus’u bir fırtına sonrası açığa çıkmış gömülmüş yapraklardan ve tortudan oluşan damarda sessizce yol alırken izledim. Erkek bir ağız dolusu substratı ağzına aldı, işledi, sonra bir sonraki ağız dolusuna geçti. Bu balığın beslendiği alan dipte çopur gibi izlerle doludur, ve bu bazen yakalanması güç bu balıkların yerini belirlemek için faydalı bir ipucu sağlar. Bu davranışı ateşağız (Thorichthys meeki) gibi Thorichthys cinsinden bir türü beslediyseniz tanıyabilirsiniz. Ve bu tam da bilmecenin başladığı yer. Ben dahil birçok insan Amphilophus rostratus, Amphilophus longimanus, ve Amphilophus robertsoni gibi Amphilophus taban eleyicilerinin Thorichthys cinsiyle yakından bağlantılı olması gerektiğini düşünmüştür. Kevin Roe (Alabama Üniversitesi), Don Conkel ve Charles Lydeard tarafından yapılan son moleküler çalışma bunun söz konusu olmadığını gösterdi. Bu araştırma türler arası ilişkiyi belirlemek için mitokondriyal DNA’nın moleküler bileşimini kullanmaktadır. Birçok moleküler inceleme gibi sonuçlar %100 kesin değildir, ama birkaç çarpıcı şablon ortaya çıkar. İlk olarak, geleneksel olarak Thorichthys olarak adlandırılan grubun monofiletik olduğu ortaya çıktı, yani birbirine çok yakın akrabalardan oluştuğu. Bu tüm Thorichthys’in tek bir ortak atadan geldiği anlamına gelmektedir. Bunlar tamamı değişen derecelerde taban eleyicisi olan doğal bir evrimsel gruptur. Amphilophus grubunun ise çok daha karmaşık olduğu ortaya çıktı. Bazı üyeler yukarıda belirtildiği gibi taban eleyicileridir, ama bazıları değildir, midas çiklit gibi(Amphilophus Citrinellus). Roe’nun sonuçları(1997) sadece taban eleyicilerin elemeyenlerle yalnızca uzaktan ilintili olduğunu göstermekle kalmadı, aslında Amphilophus’a ait olmadıklarını da ortaya çıkardı. İşler daha da ilginçleşiyor. İki taban eleyici grubun(eski-Amphilophus eleyicileri ve Thorichthys üyeleri) beslenme stilindeki benzerliklere rağmen bu iki grup yakından ilintili değil. Örneğin, texas çikliti(Herichthys cyanoguttatus) içeren Herichthys ve Paraheraps(Paratheraps bifasciatus gibi) Thorichthys türlerine Amphilophus’un eski üyelerinin olduğundan daha yakındır. Bu sadece tek bir anlama gelebilir: taban eleme özelliği Güney Amerikalı geophaginelerdeki(örneğin Satanoperca leucosticta) ve bazı Afrika soylarındaki ayrı evrimleşmeye ek olarak Orta Amerika çiklitlerinde birden fazla kez evrimleşmiştir. Nomenklatürel uyarı: eğer bu analiz dikkate alınırsa eskiden Amphilophus’ta bulunan taban eleyiciler için yeni bir cins adı söz konusu olabilir. Roe Astatheros cinsini diriltmeyi öneriyor, bu takdirde, örneğin Amphilophus rostratus Astatheros rostratus haline gelecek. Muchio Hori (Wakayama Tıp Koleji, Japonya) de çiklitlerin ağızlarıyla ilgileniyor, ama çok farklı bir neden için. Hori (1993) Tanganyika Gölü pul yiyen çikliti (Perissodus microlepsis) üzerinde vahşi doğada çalıştı. Gölde “lepidophagy” olarak adlandırılan bir tarzda canlı balıkların pullarıyla beslenerek hayatta kalan en azından yedi tür var. Bunu başarmak için, pul yiyici hedefe gizlice yaklaşmalı ve sonra bir ağız dolusu pul kapmak için hızla ileri fırlamalı. Perissodus microlepis bunu görünmemek için arkadan yapar. Doğal olarak, saldırgan hedefe eğik bir açıyla vurmak zorunda kalıyor, ya arka-soldan ya da arka-sağdan. Birçok başka balık familyasında hikaye burada biterdi, ama çiklitlerde böyle olmuyor. Hori ve meslektaşları pul yiyenlerin arkadan saldırmak için harika bir adaptasyon geliştirdiklerini göstermek için tetkikler ve deneyler yürüttüler: Bu çiklitler ya solak ya da sağlak! İlkin Hori bu balığın ağzının önden bakıldığında simetrik olmadığını farketti; bunun yerine bazı bireylerin ağzı sola bükülmüşken bazılarınınki sağa bükülmüştü. Ardından Hori balıkların davranışının ağızlarına uyup uymadığını test etti. Yem kullanarak Perissodusların saldırmasını seyretti. Nitekim solak ağızlı olanlar her zaman avın sağ yanına saldırıyordu; sağlak ağızlı olanlar ise sol yanı hedef alıyordu. Her iki durumda da, çarpık ağız Perissodus’a daha iyi bir saldırı açısı veriyordu. Sadece emin olmak için, Hori sağlak saldırganların midelerine baktı, ve beklendiği gibi av olan balıkların sadece sol tarafına ait pullar buldu. Görünüşe göre pulun nereden geldiğini yapısına bakarak anlamak mümkün. Üstelik, Perissodus’un solaklığı veya sağlaklığı ebeveynden yavrulara geçmekte ve erken bir yaşta belirmekte, hatta yavru hala ana baba koruması altındayken bile. Fakat hepsi bu değil. Etkileyici ağızlarına rağmen Perissoduslar çok da başarılı avcılar değiller. Sadece beş saldırıdan bir civarı pulları döküyor. Neden? Çünkü avlanan balıklar gözlüyor. Hori avlanan balıklardaki yara izlerine bakarak bunların yerel Perissodus’a en savunmasız taraflarını hafifçe gözlediklerini gösterdi. Örneğin, eğer yerel popülasyon solak ataklara doğru kaymışsa, av olan balık hafifçe sağ taraflarını gözlemekte. Dolayısıyla, daha nadir bulunan sağlak saldırganlar bir avantaj yakalar ve beslenmekte daha başarılı olurlar. Beslenme başarısı kaçınılmaz olarak daha büyük üreme başarısına dönüşür, ve yerel popülasyonun bileşimi yavaşça sağlak Perissodusların sıklığındaki artışa doğru kayar. Nihayet sağlaklar baskın olur ve avlanan balıklar sol yanlarını kollamaya başlarlar. Sonra solak Perissoduslar üstünlüğü ele alırlar. Ve böylece nesilden nesile oyun devam eder, avlanan balıklar bu şaşırtıcı çiklit ağızlarını omuzları üzerinden sürekli gözlerken.
     

Sayfayı Paylaş