1. Hoş geldiniz, Akvaryum Portalı ailesine katılım için kendinizi hazır hissediyorsanız üye olun.
    Yardım sayfasından forum kullanım desteği alın.

Japon Balıklarında Balık Büyüklügünün Pigmentasyon Üzerine Etkisi

Başlığı 'Forum Arşivi' kategorisinde DuncaN tarafından 19 Kasım 2008 başlatılmıştır.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. DuncaN

    DuncaN

    Mesajlar:
    211
    Akvaryum balıkçılıgı yurdumuzda son yıllarda gelismis ve önemli bir is kolu durumuna gelmistir. Ancak, yurdumuzda tüketilen akvaryum balıklarının büyük bir bölümü dıs ülkelerden karsılanmakta ve bunun için önemli miktarlarda döviz harcanmaktadır (8-10 milyon USD $/yıl).Dısalımda da en büyük payı, japon balıkları (Carassius auratus) almaktadır. Bunlar, akvaryum balıkları piyasasında en çok tanınan ve sürümü en fazla olan balıklar arasındadır. Birim fiyatı diger akvaryum balıklarına oranla oldukça yüksektir. Yurdumuzun Ege ve Akdeniz Bölgeleri, subtropikal iklim özelliginde olması nedeniyle, japon balıkları yetistiriciligi için uygun sıcaklık kosullarına sahiptir. Buna ragmen, bu balıkların yetistiriciligindeki bazı sorunların asılamaması nedeniyle pek gelisememistir: Karsılasılan en önemli sorunlardan birisi; bu türün çogu bireylerinin geç renklenmesi ve istenilen düzeyde renk olusumunun saglanamamasıdır. Akvaryum balıklarında ise renk kalitesi, tüketicinin seçiminde önemli bir unsur oldugundan, yeterli düzeyde renklenmemis bireylerin pazar arzı ve degeri önemli oranlarda düsmektedir. Dısalımı yapılan japon balıklarında ise yogun bir renklenme oldugundan, yerli üretimin bunlarla rekabeti bu baglamda güçlesmektedir. Balıkların renklenmesi belli bir çag ve büyüklükte olmaktadır. Bu konu özellikle Salmonid’lerde ayrıntılı olarak arastırılmıstır .Salmonid’lerde, balık büyüklügü ile pigmentasyon arasında lineer bir iliskinin oldugu ileri sürülmüstür. Japon balıklarında, pigmentasyonun hangi büyüklükten sonra olustugu henüz arastırılmamıstır. Bu çalısmada, farklı büyüklüklerde japon balıkları kullanılarak, karotenoyit uygulaması için hangi büyüklügün uygun oldugu arastırılmıstır. Bu konu, Japon balıgı yetistiriciliginde, balıklarda pigmentasyon olusturulması için, hangi büyüklükten sonra karotenoyit uygulamasına baslanması gerektiginin bilinmesi bakımından önem tasımaktadır.
    Çalısma, Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Balık Üretim Tesisi’nde kapalı bir alanda yürütülmüstür. Denemede, 115x50x35 cm boyutunda, 8 adet cam akvaryum kullanılmıstır. Çalısmada, bölge akvaryumcularından saglanan japon balıklarının (Carassius auratus) kırmızı renkli varyeteleri kullanılmıstır. Deneme, iki yinelemeli olmak üzere, dört agırlık grubundan olusmustur:
    I. grup, 1.52±0.05; II. grup, 4.19±0.12 g; III. grup, 7.35±0.28 ve IV.grup 13.11±0.52 g ortalama agırlıgındadır.
    Her bir akvaryuma I. agırlık grubu için 33 adet; II. agırlık grubu için 16 adet; III. agırlık grubu için 12 adet ve IV. agırlık grubu için 8 adet balık stoklanmıstır. Akvaryumlardaki su seviyesi, grupların agırlıklarına göre yükseltilmistir. Böylece, deneme gruplarında birim alana düsen balık kütlesi, balık sayısı ve su seviyesinde yapılan düzenlemelerle esitlenmistir (yaklasık 1 g balık kütlesi / l).Tüm deneme grupları, 60 gün boyunca 75 mg/kg miktarında zeaksantin içeren diyetle beslenmislerdir . Zeaksantin kaynagı olarak Carophyll-yellow kullanılmıstır. Pigment kaynagı önce 60°C sıcaklıktaki bir suda çözündürülmüs ve daha sonra %42 ham protein içeren karma yemin içerisine katılmıs ve su ilave edilerek karısım hamur kıvamına getirilmistir. Daha sonra bu yemler, et kıyma makinasında farklı göz açıklıklarında bulunan eleklerden geçirilerek pelet formuna getirilmistir. Hazırlanan bu diyet yemler küçük plastik kaplara konmus ve deneme süresi boyunca bir derin dondurucuda, -25°C’de korunmuslardır. Yemler çözüldükten sonra balıklara verilmistir.
    Balık derisindeki total karotenoyit miktarı, deneme bası ve deneme sonu (60 gün) olmak üzere spektrofotometrik yöntemle ölçülmüstür. Bunun ölçümü için, her agırlık grubundan rastgele 4 adet balık alınarak iki parelelli analizleri yapılmıstır. Karotenoyitlerin ekstraksiyonu, Torrissen ve Naevdal (1984)’ın, Amano ve ark. (1968) ve Renstr ve ark. (1981)’ndan modifiye ettigi yönteme göre yapılmıstır. Örneklerin okunmasında kontrol çözelti olarak aseton kullanılmıstır. Deney çözeltilerinin spektrofotometrede maksimum absorbansını veren dalga boyu, 475 nm olarak belirlenmisttir. Derideki total karotenoyitlerin hesaplanmasında, astaksantinin asetonda %1’lik çözeltisinin, 474 nm’de, 1 cm’lik kuvetteki teorik ekstrüksiyonu 2000 alınmıstır.
    Balıklara günde dört ögün olmak üzere serbest yemleme uygulanmıstır. Akvaryumların her iki günde bir sularının 3/4’ü tabandan sifonlanarak yem artıkları ve balık dıskıları ortamdan uzaklastırılmıstır. Akvaryum sularının sıcaklıkları 24-25°C, oksijen miktarları ise 7-7.5 mg/l sınırlarında tutulmustur.
    Her gruba ait arastırma verileri, “Varyans analizi” ve “Duncan çoklu karsılastırma testi”nde %5 önem seviyesine göre degerlendirilmistir.
    Agırlık gruplarının gözlem dönemlerine ait canlı agırlık ortalamaları Tablo 1’de verilmistir.
    60 günlük deneme süresi boyunca, I. agırlık grubunda %21 ve II. agırlık grubunda %6.2 oranında ölüm görülmüstür. III. ve IV. agırlık gruplarında ise ölüm görülmemistir.
    Deneme sonu itibariyle (60. gün), pigment artısı bakımından, agırlık grupları önemli düzeyde farklı bulunmustur (P<0.001). Duncan testi sonucuna göre; IV. agırlık grubu, I. II. ve III. agırlık gruplarından; II ve III. agırlık grupları ise, I. agırlık grubundan farklı bulunmustur (P<0.05)
    [​IMG]
    Deneme sonu itibariyle I. agırlık grubunda %21, II. agırlık grubunda %6.2, III. ve IV. agırlık grubunda ise ölüm görülmemistir. Küçük balıklarda ölümlerin yogun görülmesi, bilinmeyen bazı etmenlerle birlikte, erken evrelerde balıgın çevresel kosullara karsı dayanıklılıgının daha az olmasından kaynaklanmıs olabilecegi düsünülmektedir.
    Deneme sonu itibariyle, karotenoyit artısı bakımından; IV. agırlık grubu, I., II. ve III. agırlık gruplarından; II. ve III. agırlık grupları ise, I. agırlık grubundan istatistiki olarak önemli düzeyde
    farklı bulunmustur (P<0.05). Bu dört grubun pigmentasyon gelismesi izlendiginde, en az karotenoyit birikimi küçük agırlık grubunda gözlenmektedir (Tablo 1). Diger üç grubun aralarındaki farklar bu kadar belirgin degildir. Bu bulgulardan kısaca su sonuca varılmıstır:
    Pigmentasyon gelisimi, 1.52 g (I. grup) agırlıgındaki japon balıklarında oldukça yavas olmakta, bu agırlıgın üzerine çıkıldıkça önemli oranlarda artmakta, ancak 7.35 (III. grup) g agırlıktan sonra bu artıs hızı düsmektedir. Balık büyüklügünün japon balıklarında pigmentasyon üzerindeki etkisi ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıstır. Bu konu özellikle alabalıklarda ayrıntılı olarak arastırılmıstır: Tartısma götürür olmakla birlikte yaygın görüs; balık büyüklügü ve ona baglı olarak balık yası ve cinsel olgun düzeyi ile pigmentasyon arasında pozitif bir iliskinin oldugudur.
    Gökkusagı alabalıgında yapılan bir çalısmada, balık büyüklügü ve yasın, pigmentasyonda önemli oldugu, dokulardaki karotenoyit birikiminin balıgın büyüklügüne baglı olarak arttıgı belirtilmistir. Benzer bir çalısmada, bu konuya daha açıklık getirildigi, 30 g’dan küçük alabalıkların pigmentasyon uygulamasına yanıt vermedikleri, 30-100 g arası agırlıklardaki balıklarda ise büyüklüge baglı olarak pigmentasyonun kademeli olarak arttıgı, 100 g ve üzerindeki balıklarda ise pigmentasyonun ani olarak arttıgı bildirilmistir. Diger bir çalısmada ise, 1 yasında 17 g ve 2 yasında 125 g agırlıgındaki gökkusagı alabalıgında 63 gün sürede kantaksantin uygulaması sonunda küçük balıklarda da renklenmenin saglandıgı ileri sürülmüstür. Ancak bu arastırmada dikkati çeken konu, balıkların agırlıkça küçük olmalarına ragmen yaslarının bir hayli fazla olmasıdır. Yine benzer bir çalısmada, gökkusagı alabalıgında, belli bir çagdan sonra balık büyüklügü ile pigmentasyon arasında lineer bir iliskinin oldugu rapor edilmistir.Yukarıda deginilen arastırma sonuçlarına göre, kısaca; alabalıklarda pigmentasyon, balıgın belli bir büyüklüge ulasmasından sonra olmaktadır. Bu çalısmada, japon balıkları için de böyle bir iliskinin varlıgı ortaya konmus olmaktadır. Ancak dikkat çekici bir nokta, japon balıklarında pigmentasyonun oldukça erken evrelerde görülmesidir.
    Gökkusagı alabalıgının pazarlanma agırlıkları 220-250 g arasındadır. Karotenoyit uygulaması için ise bu agırlık yeterlidir. Japon balıkları için ise belli bir pazarlama agırlıgı yoktur. Hemen hemen her boydaki balık alıcı bulmaktadır. Ancak balıgın büyüklügü arttıkça sürümü de o ölçüde azalmaktadır. Bu yüzden karotenoyit uygulaması yapılacak balıkların pazarlama kosullarının da dikkate alınması gerekmektedir. Bundan dolayı, küçük balıkların sürümü daha fazla oldugundan,karotenoyit uygulaması için pigmentasyona yanıt verecek en küçük boy grubunun seçilmesi gerekmektedir. Bu baglamda, 4 g agırlıgındaki japon balıklarının, karotenoyit uygulaması için en uygun boy grubu oldugu ileri sürülebilir. Ancak, 1.5-2 g agırlıgındaki japon balıklarının yeterli düzeyde pigmentasyon olusturmamasına ragmen, pazarlama kosullarının ön plana geçtigi durumlarda, bu büyüklükteki balıklara da karotenoyit uygulamasının yapılması gerekebilir.

    Emeğe Saygı , Kaynak : http://journals.tubitak.gov.tr/biology/issues/biy-99-23-1/biy-23-1-11-97101.pdf
    Yazı Sahibi :M. YANAR, N. TEKELIOGLU
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.

Sayfayı Paylaş