1. Hoş geldiniz, Akvaryum Portalı ailesine katılım için kendinizi hazır hissediyorsanız üye olun.
    Yardım sayfasından forum kullanım desteği alın.

Hobide Kullanılabilecek Biyoindikatör Türler ve Kullanım Alanları

Başlığı 'Tatlısu Genel Konular Portalı' kategorisinde Neverlander tarafından 14 Temmuz 2009 başlatılmıştır.

  1. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    Hobide Biyoindikatör Tür

    Biyolojide biyoindikatör türler, çevre veya bir ekosistemin sağlıklığının izlenmesinde kullanılan türlerdir. Bu türlerin metabolizmaları, üremeleri ve diğer fonksiyonları ekosistemin bütünlüğünün/düzenli işleyişinin belirlenmesi ve ekosistemde ters giden birşeyler varsa sorunun had safhaya ulşamadan saptanmasını sağlayan türlerdir.

    Bu bağlamda hobideki biyoindikatör türleri şöyle tanımlayabiliriz: Akvaryum şartlarının sağlıklı olup olmadığını ve akvaryum şartları bozuldu ise bize sorunun nerede ya da ne ile ilgili olabileceğini gösteren türlerdir.

    Akvaryum hobisindeki en büyük zorluk -kapalı bir sistem olduğu için- atıklardan oluşan azotlu bileşikler (amonyak/nitrit/nitrat)'in düzeylerinin izlenmesi ve sisteme zarar vermeden sistemden uzaklaştırılmasıdır. Azotlu bileşikler zehirli oldukları için (iyonize olmayan amonyak ve nitrit) doğrudan veya asidik özellikte olduklarından (iyonize amonyak [amonyum] ve nitrat) dolaylı olarak (yüksek düzeylerinde pH'ı düşürerek) balıkların sağlıkları üzerine olumsuz etkilerde bulunurlar. Bu nedenle amonyak/nitrit/nitrat düzeylerinin izlenmesi ve haftalık su değişimleri ile bunların konsantrasyonlarının azaltılması sağlıklı akvaryumlar için önemlidir.

    Bu konuya geçmeden önce doğada ve akvaryumda Azot döngülerine bir göz atalım.

    Doğada (Karasal Alanda) Azot Döngüsü

    [​IMG]

    Ölen hayvan ve bitkiler ile yine bitki ve hayvanların metabolizma artıkları yani dışkıları toprağa karışır. Bu maddeler toprakta çürükçül bakteri ve mantarlar tarafından tüketilir ve ortaya amonyak çıkar. Ortamda oluşan amonyak (NH4) Nitrosomonas bakterileri tarafından nitrite dönüştürülmektedir. Oluşan nitrit ise Nitrobacter bakterileri tarafından Nitrata çevrilmektedir. Nitrat ya bitkiler tarafından -protein sentezinde kullanılmak üzere- tüketilir ya da topraktaki anaerobik Pseudomonas/Clostridium bakterileri tarafından Azot (N2)'a dönüştürülür. Azot topraktan bulduğu çatlaklar sayesinde atmosfere karışır. Atmosferdeki Azot daha sonra baklagillerin köklerindeki bakteriler tarafından alınarak tekrar toprağa kazandırılır. Burada başka bakteriler tarafından yine Amonyak haline getirilir. Bu döngü bu şekilde sürüp gider.

    Akvaryumda Azot Döngüsü

    [​IMG]

    Akvaryumda yemler, balık ve diğer canlıların (salyangoz vesaire) dışkıları, hayvan ölüleri veçürüyen bitkiler/bitki parçaları azotlu bileşiklerin ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Yine bu materyaller çürükçül bakteriler tarafından kullanılırlar ve sonuçta ortaya -bakteri metaboliazması atığı olarak- amonyak çıkar. Amonyak yine Nitrosomonas bakterileri tarafından nitrite dönüştürülür. Su içindeki nitrit karasal alandakinden farklı olarak Nitrobacter bakterileri tarafından değil Nitrospirae bakterileri tarafından nitrata dönüştürülür. (İlk zamanlar akvaryum ortamında nitriti nitrata çeviren bakterilerin de Nitrobacter olduğu sanılmış bu nedenle akvaryumda Nitrit giderici bakteri kültürleri Nitrobacter bakterilerinden hazırlanmıştır. Ancak daha sonra yapılan çalışmalar Nirobacter bakterileri için akvaryum ortamının uygun olmadığını ve ancak sınırlı sayıda çoğalabildiklerini göstermiş ve bu düzeyin etkili bir nitrit > nitrat dönüşümü için yeterli olamdığı anlaşılmıştır. Aynı dönemdeki çalışmlar su altındaki nitrit > nitrat dönüşümlerini asıl Nitrospirae bakterilerinin sağladığını göstermiştir. Yeni dönem bakteri kültürleri Nitrospirae'lerden hazırlanmaktadır. Hobici arkadaşlarımızın Nitrit giderici kültürleri alırken eğer üzerinde yazıyorsa hangi bakterileri içerdiğine dikkat etmelerini ve Nitrobacter değil Nitrospirae bakterileri içeren kültürleri tercih etmelerini öneririm.) Akvaryumda oluşan nitrat bitkiler tarafından kullanılır. Ancak her akvaryumda bitki bulunmamaktadır. Ya da yeterli düzeyde bitki yoktur. Bu karşımıza çıkan ilk sorundur. Nitratın bitkilere tükettirilme şansı olmadığında karşımıza iki seçenek çıkar. 1.si haftalık su değişimleridir. 2.si derin kum yatağıdır. Derin kum yatağı normalde değişim suları ile akvaryumlarımıza giren ve patojen olmayan anaerob bakterilerin yerleşmek için bakındıkları oksijensiz ortamı sağlamaktadır. Derin kum yatağı sistemi ile akvaryumda nitratın Azot'a dönüşümü ve bu sayede zararsız hale getirilme şansı artar. Detaylı bilgi için bkz.
     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 14 Mayıs 2016
  2. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    Neden azotlu bileşikler için test kitlerine ya da biyoindikatörlere ihtiyaç duyarız?

    Bu sorunun cevabı hiçbir zaman önüne geçemeyeceğimiz aksilikler ve akvaryumdaki bakterilerin durmunu/başlarına gelen felaketleri bilemeyecek olmamızdır.

    Örneğin bir gece bizler uykudaki iken elektrikler kesilebilir ve akvaryuma oksijen akışı kesilir. Oksijene bağımlı olan Nitrosomonas ve Nitrospirae bakterileri (yararlı bakteriler) uzun süreli oksijensizlikte derhal ölür. Ertesi gün elektrikler gelmiş ve hava motoru ve filtre çalışıyor durumdadır ancak akvaryumun içinde artık yaşayan yararlı bakteri bulunmamaktadır. Biz birşeyin farkında olmadığımzıdan rutin yemlemeye devam ederiz. Bu arada amonyak/nitrit/nitrat akvaryumda yükselmeye başlar. Biz haftalık su değişimimizi yapana kadar bu azotlu bileşikler ölümcül sınırları aşabilirler. Biz anlamadan bir anda balıkalrımız hastalanmaya/ölmeye başlar. Bu nedenle ya elimizde pahalı test kitleri olacak ve her hafta belli günlerde ölçüm yapacağız ya da biyoindikatör canlılar kullanıp verdikleri tepkileri izleyip azotlu bileşikler ile ilgili bir sıkıntı olup olmadığını anlamaya çalışacağız. Biyoindikatör kullanımı ucuz olan yöntemdir. Maliyeti sadece akvaryum şartlarımıza ve beğenimize göre seçeceğimiz biyoindikatörlerin fiyatı kadardır. Hatta bu canlıların bizlere maliyeti sadece ve sadece dudaklarımızdan dökülecek bir "Teşekkürler!" kelimesi kadar bile ucuz olabilir. Ayrıca bu canlılar akvaryumumuzda hayatlarına devam edecek ve akvaryumumuzun görselliğine katkıda bulunacaktır.

    Akvaryumda yararlı bakteriler sadece aksilikler ve öngörülemez durumlarda kaybedilmeyebilir. Su değişimlerinde gelen bazı metaller ya da organik maddeler veyahut içeri girecek yeni bir bakteri türü bizim yararlı bakterilerimizi sona doğru sürükleyebilir. bakterilerin de canlı olduğu ve su değişimlerinde onalrında adaptasyon sürecinden geçtikleri unutulmamalıdır. Özellikle su değişimlerinden sonra akvaryum suyunun bulanması bu bahsettiğimiz duruma en güzel örnektir. Bazı bakteri türlerinin akvaryuma girmesi bizim yararlı bakterilerimizi öldürebilir. Yararlı bakteriler için gerekli olan azotlu bileşikler dışındaki mikroelementler ve vesaire için bu sonradan gelen bakteriler rekabete katılabilir ve yararlı bakterilere üstünlük sağlayabilir. Bu durumda yararlı bakteri nüfusunun artış ivmesi önce azalır ardından da yararlı bakteri populasyonu gerilemeye başlar. Diğer ve aslında daha ciddi bir durum ise sonradan gelen bakterilerin yararlı bakterilerimizin besinlerine ortak çıkmasa bile ve kendi besinlerini tükettikten sonra ortaya çıkacak metabolizma artıklarının bizim yararlı bakterilerimizi öldürebileceğidir (toksik etki). Yararlı bakterilerimizin başka bakteriler tarafından bir nevi katledildiğini ve azotlu bileşik döngüsünün bozulduğnu biz ancak yine balıkalrımız hastalnamaya/ölmeye başladığında farkedebiliriz.
     
  3. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    Azot döngüsü için hobide kullanılabilecek biyoindikatör türler

    Bu türleri bitki ve hayvan türleri olarak ikiye ayırabiliriz:

    a) Bitkiler
    b) Hayvanlar
     
  4. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    A) Biyoindikatör bitkiler

    1) Pistia stratiotes (Su marulu) ve Lemna minor (Su mercimeği)

    Pistia stratiotes (Su marulu)


    Lemna minor (Su mercimeği)


    Pistia stratiotes ve Lemna minor akvaryum hobisinde sıklıkla kullanılan ve dolayısıyla kolay bulunabilen su üstü bitkileridir. Her iki bitki de nitrata bağımlı olarak yaşarlar.

    P. stratiotes ve/veya L. minor akvaryuma eklendikten sonra gözlemlenecek durumlar aşağıdakilerdir:

    1. Bitkiler hızla çoğalır. Bunun anlamı akvaryuma eklendikleri anda akvaryumda yüksek düzeyde nitrat olduğudur. Bu bitkiler çoğalırken aynı zamanda nitratı tüketirler. Bu sayede akvaryumda nitratı azaltmak için kullanılabilirler. Ancak akvaryuma eklendikten sonra hızla çoğlamalarını çoğalma hızlarının yavaşlaması izlemelidir. Yani nitratı azalttıktan sonra hızla çoğalmaya devam edemezler. Eğer hızla çoğalmaları kesilmiyorsa bu akvaryumda aşırı nitrat oluşumunu teşvik eden bir durum yaşandığını göstermektedir. Bu durumun kaynakları değişik olabilir ancak öncelikle aşırı yemleme ve/veya yetersiz filtrasyon ile ilişkilidir. Aşırı yemleme yapılmıyorsa sorunun filtrasyonun yetersizliğinde aranmalıdır.

    2. Bitkiler yavaş çoğalır. Bu durum akvaryumdaki nitrat düzeyinin tehlikeli sınırlarda olmadığını göstergesidir.

    3. Bitkiler ölür. Her iki bitki de nitratsız yaşayamaz. Yaşamak için bir miktar Amonyak kullanabilirler ancak bu onların yaşamaları için yeterli değildir ve nitratsız kesinlikle ölürler. Nitratın akvaryumda olmaması amonyağın nitrite ya da nitritin nitrata dönüşmemesinin göstergesidir. Çünkü içinde ister bitki ister hayvan olsun illa ki amonyak oluşur. Üstelik yemleme yapılan bir tankta amonyağın oluşmaması düşünülemez. Bu bağlamda bitkiler öldü ise amonyak ve nitritin en nihayetinde nitrata dönüşümünde bir sorun var demektir. Bu sorun çok ama çok büyük ihtimalle ya Nitrosomonas (amonyak nitrite dönüşemiyordur) ya da Nitrospirae (nitritnitrata dönüşemiyordur) bakterilerinin akvaryuma tutunamadan öldüğü ya da henüz yeterli dönüşüm yapacak kadar sayılarını artıramamış olduklarıdır. Bu durumda akvaryuma Nitrifikasyon bakteirleri de olarak bilinen bu iki bakteriyi de içeren (çünkü hangi basamakta sorun olduğunu bilemeyiz ve ortamda Nitrosomonas bakterileri yoksa nitrit oluşamayacağından nihayetinde Nitrospirae bakterileri de ölür) Nitrik giderici kültürlerin eklenmesi gerekir.

    Yukarıdaki durumlar akvaryuma bu bitkiler eklendikten çok sonra da karşımıza çıkabilir. Yani bu iki bitki normal ve düzgün (yani ivmesiz) bir hızda çoğalıyorken aniden hızlı şekilde çoğalmaya başlayabilirler ya da aniden ölebilirler. Bu durumlarda yukarıdaki maddelerden 1. ve 3.'sünden hangisi söz konusu ise ona göre hareket edilmelidir.
     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 13 Mayıs 2016
  5. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    2) Salvinia sp.

    Salvinia cinsine mensup olup da akvaryum hobisinde sıkça kullanılan ve bu sayede kolay bulunur türler:

    Salvinia natans

    Salvinia cucullata

    Salvinia sp., Pistia stratiotes ve Lemna minor'dan farklı olarak amonyağı sever ve yaşamak için amonyağa ihtiyaç duyar. Salvinia'lar nitrat ve nitriti de kullanırlar ancak öncelikli tercihleri "hazır" amonyaktır. Ancak amonyak akvaryumda bulunması pek de istenmeyecek bir azotlu bileşiktir. Bu nedenle Salvinia'lar akvaryumda pek de "hazır" amonyak bulamazlar ama kendi amonyaklarını kendileri üretebilirler. Salvinia'larda bulunan iki enzim (aslında bu enzimler Pistia stratiotes ve Lemna minor'da da vardır ancak amonyak bir miktar yükseldiğinde derhal inhibe olmakta yani işlev dışı kalmaktadır. Bunun nedeni P. stratiotes ve L. minor'ların bazı metabolik olaylar için sınırlı düzeyde amonyağa ihtiyaç duyması ancak buna karşın asıl besin maddesini nitratın oluşturmasıdır) Salvinia'lara istedikleri düzeyde amonyak üretmelerine olanak sağlar. Bu enzimler nitratı nitrite geri dönüştüren Nitrat Redüktaz ve Nitriti de amonyağa dönüştüren Nitrik Redüktaz enzimleridir. Salvinia'ların metabolizmasının ve dolayısıyla gereksinimlerinin farklı olması, biyoindikatör olarak kullanıldığında P. stratiotes ve Li minor'lardan daha farklı izlenmesini ve büyüme ve çoğalmasının farklı değerlendirilmesi gerekliliğini orataya çıkarmaktadır.

    Salvinia sp.'lerin yeni ve kurulu akvaryumlara eklendikleri zaman verebilecekleri tepkiler ve bunların nasıl yorumlanması gerektiği aşağıdaki gibidir.

    a) Yeni tank

    1) Yeni tankta balık eklendiğinde ve yemlemeye başlandığında oluşacak ilk azotlu bileşik amonyaktır. Yeni tanka krulduktan sonraki ilk 2-3 gün içinde eklenen Salvinia'lar da amonyak ortamda hazır olduğundna hızlı bir gelişim görülecektir. Zamanla amonyak düzeyleri aşağıya doğru inerken nitrit ve nitrat düzeyleri yükselişe geçecektir. Buna bağlı olarak Salvinia2ların büyüme ve çoğalma hızlarında bir düşüş yaşanacaktır. bunun nedeni elde ettikleri enrjinin bir kısmını nitrit ve nitrattan amonyak üretmeye harcıyor olmalarıdır.

    2) Salvinia'ların büyüme ve çoğalma hızlarında bir düşme gerçekleşmezse ortamda nitrit ve nitrat düzeyleri önemli ölçüde artmıyor demektir ki bunun anlamı ya amonyaktan nitrit üretecek Nitrosomonas bakterilerin öldüğü ya da yeteri düzeyde çoğalamadığıdır. Nitrosomonas bakterilerin çoğlamaması ve nitriti nitrata çevirerek beslenen Nitrospirae bakterilerin de ya ölmesine ya da yeterli sayılara ulaşamamalarına neden olacaktır. Bu durumda akvaryuma Nitrifikasyon bakteirleri de olarak bilinen bu iki bakteriyi de içeren nitrit giderici kültürlerin eklenmesi gerekir.

    b) Kurulu tank

    1) Kurulu/oturmuş tanka Salvinia'lar eklendiğinde amonyak/nitrit/nitrat dönüşümleri de oturmuş olduğundan çok hızlı olmayan ve sabit ivmede gerçekleşen bir çoğalma beklenmelidir.

    2) Kurulu tanka Salvinia'lar eklendikten ve normal büyüme/çoğalmalarını gerçekleştirirken aniden Salvinia'ların hızla çoğalamaya başlaması akvaryumda amonyak düzeylerinin arttığının bir göstergesidir. Bu durumda Nitrosomonas bakteriler ölmüş ya da azalmış olabilir. Bunu takiben Nitrospirae bakterileri de azalacağından derhal akvaryuma Nitrifikasyon bakteirleri de olarak bilinen bu iki bakteriyi de içeren nitrit giderici kültürlerin eklenmesi gerekir. Böyle bir durumda özellikle hava motorunun düzgün ve yeterli düzeyde açlıştığından emin olunması ve bu olaydan hemen önce uzun süreli elektrik kesintisi yaşanıp yaşanmadığının araştırılması yerinde olacaktır.
     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 14 Mayıs 2016
  6. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    B) Biyoindikatör Hayvanlar

    Akvaryumdaki su şartlarındaki değişimlerine çok hassas olan balıkalr vardır. Bunlardan oldukça anlmalı olan ikisi CAE ve Konuşan Vatozlar'dır.

    1) Gyrinocheilus aymonieri (Chinese Algae Eater; CAE)

    Başlangıçta sadece yosun tüketen ancak bir kez yemlere alıştı mı yemden başka birşey yemeyen ancak inanılmaz iştahı ile akvaryumda yenmemiş yem bırakmayarak akvaryum döngüsüne pozitif katkıda bulunan CAE (Chinese Algae Eater [Gyrinocheilus aymonieri])'ler aynı zmaanda akvaryum ortamındaki azot döngüsünün işlerliği açısından iyi birer biyoindikatördür.

    Gyrinocheilus aymonieri (CAE)


    Her ne kadar akvaryum suyunun her yerinde nitrat bulunsa da nitrat sudan ağır bir molekül olduğundna özellikle dipte yoğun olarak bulunur. (Zaten haftalık dip çekimlerinin espirilerinden biri de dipteki pislikler ile birlikte nitrattan yoğun olan suyu da çekip almaktır.) CAE'ler dip ve dibe yakın bölgelerde yaşayan balıklardır. Her ne kadar camlara tutuanarak akvaryumda gezmedik alan bırakmayacak bile olsalar özellikle dip kısımlarını tercih etmektedirler. Akvaryumda nitrat düzeyinin yükselmesi halinde ilk tepki verecek balıklardan biri kesinlikle CAE'lerdir. Nitrat düzeylerinin yüksek olduğu akvaryumlarda CAE'ler dip kısımlara inmezler ve sürekli yüzeyin hemen altındaki alanlarda toplaşırlar. Bu hemen su yüzeyinin altında kümelenme durumu akvaryum suyuna derhal müdahale edilmesi gerektiğini göstermektedir. Genellikle müdahalenin %30'luk dipten su çekimi ve yerine taze, dinlenmiş su takviyesi yeterli olmaktadır. Su değişiminin hemen ardından CAE'ler dip kısımlara doğru inerler. Eğer bu gerçekleşmiyorsa yani CAE'ler hala dip kısma gelmiyorsa ya filtrasyonda sorun vardır ya da nitrat düzeyleri sanıldığının çok üzerine çıkmıştır. Bu durumda öncelikle filtre kontrolü ve gerekli ise temizliği yapılmalı ve mümkünse akvaryuma Nitrifikasyon bakteirleri de olarak bilinen bu iki bakteriyi de içeren nitrit giderici kültürlerin eklenmesi gerekir.

    CAE'lerin biyoindikatör olarak kullanılabilmesi için sürü halinde beslenmeleri gerekir (en az 4 adet). Çünkü CAE'ler bireysel olarak akvaryumun her yerini dolaşabilirler. Akvaryumda beslenecek 1 ya da 2 CAE sadece gezinmek amacı ile su yüzeyinin hemen altına gelebilir. Bu durum bir sorunla ilişkili olabileceği gibi olmayadabilir. Ancak 4 ve üzeri CAE'nin su yüzeyinin hemen altına gelmesi akvaryumda nitrat düzeylerinin artmış olduğunun kesin göstergesidir.
     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 13 Mayıs 2016
  7. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    2) Platydoras costatus (Konuşan Vatoz)

    Birkez alıp akvaryumunuza koyduktan sonra bir daha belki de asla göremeyeceğiniz Konuşan Vatoz çok iyi bir biyoindikatördür.

    Platydoras costatus

    [​IMG]

    Konuşan vatozlar (sudan çıkarıldıklarında çıkardıkları ses dolayısıyla bu ismi almışlardır) bulabileceğiniz "en utangaç" balıklardır. Akvaryuma koyduğunuz anda en az düzeyde ışık alan bir köşeye saklanır. Özellikel akvaryumda kaya veya kütük varsa bunların arkalarını ya da altlarını mesken tutar. Buralardan sadece karanlıkta yem bulmak için dışarıya çıkar. Işıklar açıkken konuşan vatozu görme şansınız nerede ise hiç yoktur. Aslında bu iyi birşeydir. Yani akvaryumunuzdaki konuşan vatozunuzu görmüyorsanız akvaryumunuzdaki düzen oturmuş ve sistem tıkır tıkır işliyor demektir.

    Akvaryum suyunda nitrat düzeyi tehlikeli bir düzeyin hemen altına geldiğinde bile Konuşan Vatoz'lar tepki verir. Verdikleri tepki basitçe aşağıdakilerden biridir.

    1) Işık açık olduğu halde Konuşan Vatozunuzu akvaryumda rahatça görüyorsunuzdur ve Konuşan vatoz da sizi gördüğü halde tepki vermiyordur.

    2) Konuşan vatoz hemen su yüzeyinin altına gelmiş ve derin derin nefes alıyordur.

    3) Konuşan vatoz ters dönmüş ağzı su yüzeyine bakacak şekilde su üzerinde sırt sütü yatıyordur.

    Bu sıralama aynı zamanda nitrat düzeylerinin yüksekliği ili doğru ilişkildir. yani konuşan vatozun 3. halde olması 1. halde olmasına göre nitrat düzeyinin çok daha yüksek olduğu anlamına gelmektedir.

    Bu durumlarda yapılması gereken yine öncelikle %30'luk dipten su çekimi ve yerine taze, dinlenmiş su takviyesi yeterli olmaktadır. Su değişiminin hemen ardından Konuşan vatoz yuvasına döner. Eğer dönmüyorsa ya filtrasyonda sorun vardır ya da nitrat düzeyleri sanıldığının çok üzerine çıkmıştır. Bu durumda öncelikle filtre kontrolü ve gerekli ise temizliği yapılmalı ve mümkünse akvaryuma Nitrifikasyon bakteirleri de olarak bilinen bu iki bakteriyi de içeren nitrit giderici kültürlerin eklenmelidir.
     
  8. yasarhakan

    yasarhakan

    Mesajlar:
    100
    Sırayla başlayalım, araya girememiştik.

    Emek verip yazmışsın ama, dost acı söyler Abdullah, çok faydasız ve teorik bir başlık olmuş. Kitaplarda biyoindikatörler böyle anlatılıyor olabilir, ama pratikte akvaryumlarımızda bu yazdıkların hiçbir işe yaramaz ne yazık ki.

    Sen yazdıkça ben cevap vereyim indikatörlerine, başlayalım pistia ve lemna lardan.

    Yanlış.

    Bitkilerin iyi gelişiyor olması hiçbir zaman nitratrın fazla olduğunu göstermez. Bitki sadece ihtiyacı olan nitratı kullanır. Aaa burda çok nitrat var diyip çok çoğalan bitki yoktur. Bitkilerin kullandığı nitrat da öyle testlerin falan ölçebildiği nitrat değildir. Bu yüzden başarılı bitkili tanklarda nitrat sıfıra yakındır.

    Yanlış.

    Özellikle pistianın çoğalmaması için o kadar çok sebep vardır ki, bu çoğalmıyor, demek ki nitrat az demek sadece bir laboratuar doktorunun yapacağı iştir. Aşırı yemleme ve veya yetersiz filtrasyon nitratı azaltmaz zaten, belki amonyağı yükseltir sadece.

    Sen şimdi atlamışsındır klavyeye, filtrasyon azsa bakteriler nitrat üretemez amonyak olarak kalır artıklar diye yazmak için ama, hayır öyle değil, bu şartlar ne kadar olumsuz olsa da düşük gereksinimli pistia ve lemnalar kendilerine yetecek nitratı her zaman bir şekilde bulurlar.

    Yanlış.

    Bitkinin yavaş çoğalması/büyümesini nitratın tehlikeli sınırlarda olmadığına bağlamak bir labdoc'un bile düşmemesi gereken bir hatadır.

    Yanlış.

    (Dır muhtemelen.)

    Anlamadım da tam ne yazdığını. Ama amonyak kullanılmaz hiçbir bitki tarafından. Bilmemne kültürü ekleyerek de sorun çözülmez akvaryumlarda. Gerekiyorsa oluşur zaten o bakteri.
    Yanlış.

    Çünkü bu yazdıkların da çok başka sebeplerle meydana gelebilir. "Aman bitkim çok hızlı çoğalıyor, veya ölmeye başladı, indikatördü bu yaa, napıcaz şimdi sistemde sorun var " misali endişeler yersizdir.
     
  9. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    Hakan Abi ve diğer hobici arkadaşlar,

    Bir bitkinin kendi hacminin ve kapladığı alanın artması ve de çoğalmasının tek bir anlamı vardır. O da bitkinin hücre sayısının arttığıdır. Bir bitki ya da hayvanın hücre sayısının artması hücre bölünmesi (mitoz bölünme) ile gerçekleşir. Hücre bölünmesinden hemen önce hücrenin en büyük halini alması gerekmektedir. Bunun için hücre zarının uzunluğunun artırılması ve hücrenin yapısal parçalarının sayısının artırılması (baistleştirerek yazıyorum) gerekir (sentez fazı). Bunu DNA’nın kendini kopyalaması izlemektedir ki bu kısımda da protein yapıdaki enzimler görev almaktadır. Hücre bölünmesini takiben yeni oluşan hücrelerin içinde zarlı organeller ve zarsı yapılar tekrar oluşur. Bütün bu yapılar protein içeren yapılardır. Bunun haricinde bir bitkinin büyümeden/gelişmeden/çoğalmadan sadece ve sadece kendi başına yaşayabilmesi bile çok miktarda protein harcamasına dayanmaktadır. Sindirim ve solunum enzimlerinin hepsi bile protein yapıdadır. Yani bitki durduğu yerde bile protein harcare ve bu proteini yerine koyması gerekir sadece yaşayabilmek için. Proteinler nükleik asitlerden oluşur. Nükleik asitlerde 4 atom bulunmaktadır: Karbon (C), Oksijen (O), Hidrojen (H) ve Azot (N). Bitkiler aldıkları su (H2O) ve karbondioksit (CO2)’ten Glukoz (şeker; C6H12O6) ve oksijen (O2) üretir. Şeker tüm canlılar için ortak besindir ve şeker çeşitli enzimler işle başka formlara ve yapılara dönüştürülüp kullanılabilir. Ancak şekerin içinde Azot (N) atomu bulunmaz. Bu bağlamda şeker kullanılarak nükleik asit sentezlenemez. Bu da demektir ki bitkilerin hücre sayılarını çoğaltmaları için dışarıdan Azot (N) içeren bazı moleküller alması gerekmektedir. Bu konu başlığının ikinci mesajında bitkilerin azot kaynağı olarak temelde Nitrat (NO3) kullandıkları anlatılmıştır. Yani ortamda NO3 (ya da bitkinin özellikle tercih ettiği bir azotlu bileşik, [mesela Salvinia’lar için öncelikli olarak iyonize Amonyak {NH4}]) yoksa bitkinin büyüyebilmesi ya da çoğalabilmesi mümkün değildir. Yani azot yoksa bitkide büyüme de yoktur.

    Şimdi Hakan Abi senin getirdiğin eleştirilere geçelim...

    Yukarıda da detaylı şekilde anlattığım üzere nitrat fazla değilse bitki fazla gelişmez. Nitrat bittiği anda önce bitkinin büyümesi durur sonra ölüm süreci başlar. Bu nedenle bitki hacmen ve kapladığı alan açısından büyüyorsa ve üstüne çoğalabiliyorsa ve bunu çok kısa sürede yapıyorsa bu durum başlangıç anında ciddi miktarda akvaryumda Nitrat olduğunu gösterir.

    Aaa burada nitrat var deyip çoğalan bitki vardır ki zaten en meşhur ikisi Pistia stratiotes ve Lemna minor’dür.

    Bitkilerin kullanabildiği nitratın ölçülüp ölçülemeyeceğini sana aşağıdaki makalenin sahipleri göstersin Hakan Abi...

    Nitratın sıfıra yakın olduğu tanklar başarılıdan ziyade bitkilerinin yüksek protein sentezi gerçekleştirdiği tanklardır. Ancak nitrat sıfıra yakın bırakıldığında bir müddet sonra bitkiler “can verme”ye başlayacaktır. O nedenle ciddi bitkili ve high-tech akvaryumlarda ekstra nitrat gübreleri kullanılmaktadır.

    Hakan Abi yazılanı tam okumamışsın... Ben zaten “Aşırı yemleme ve veya yetersiz filtrasyon nitratı azaltır” demiyorum ki... Bitkiler hızla büyüyorsa/ürüyorsa nitrat yüksektir ve bu yüksek nitratın nedeni ya aşırı yemleme ya da yetersiz filtrasyondur diyorum... ;)

    Pistia’nın yapraklarında sararma yoksa Pistia’nın çoğalmaması için tek neden nitratın azlığıdır... Ha, bu sararma olayını yazmadığım için bu eleştirin bu durumu da belirtmem için ayrı bir fırsata sağlamış oldu... Pistia’nın yapraklarının sararması yapraklara özellikle de kök kısmından en uzakta olan yapraklara yeteri kadar mikro-/makroelement ulaşmadığının göstergesidir. Sadece bu durum bitkinin yüksek nitrat düzeylerinde bile hızlı büyümesini engelleyebilir... Ama tekrar ediyorum sarı yaprak yoksa ve Pistia’lar büyümüyor/çoğalmıyorsa nitrat aşırı azalmış ya da tamamen sıfırlanmıştır...

    Pistia’nın ve Lemna’nın hayatta kalmak için (büyüme ve/veya çoğalma olmaksızın) yeterli nitratı bulması akvaryumdaki nitrat sentezi ile ilgili ciddi bir sorunun olma ihtimalini güçlendirmektedir... Sağlıklı olan Pistia ve Lemna’ların ivmesiz şekilde yani sabit hızda üremeye devam ediyor olmasıdır...

    Bu kısmı yukarıda yeteri kadar izah ettiğimi düşünüyorum... Sadece dikkat edilmesi gereken şey mikro-/makroelement eksikliğini gösteren sarı yaprakların Pistia ve Lemna minor’lerde bulunup bulunmadığıdır... Sarı yaprak yoksa bu ikideki tüm büyüme, gelişme, çoğalma süreçleri nitrat ile ilişkilidir...

     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 14 Mayıs 2016
  10. yasarhakan

    yasarhakan

    Mesajlar:
    100
    Valla şimdi ne desem ne yazsam bilmiyorum. Verdiğin linklerden birşey anlamadım, mesajında da anlamadığım yerler var. Ama sen yazdıysan doğrudur. Özellikle salvinia'nın amonyakla beslendiği doğru galiba. Ancak ben amonyağın hiçbir bitki tarafından kullanılmadığı dışında yazdıklarımın arkasındayım.

    Üstelik yazdıklarım kendi yaşadıklarıma dayanmaktadır. Teorik bilgi değiller yani. Hatta amonyağın hiç olamayacağı balıksız tanklarda bile salvinia yetiştirdim.

    Bitkili akvaryumlarda nitrat sıfır olur demedim. Bitkilerin kullandığı nitrat ölçülemez derken bizim kullandığımız test kitlerini kastediyorum.

    Hiçir bitkili akvaryumumda nitrat yükselmemiştir, hiç nitrat veya türevleri takviyesi yapmamışımdır ama bitkilerim gayet sağlıklıdır. Bizim balıklara zarar verecek olan nitrat oranı ile bitkilerin kullanacağı nitrat oranı birbirinden çok farklıdır. Bu yüzden indikatör olarak kullanılamaz bitkiler.

    Valla o senin özelliğin.

    Aşırı yemleme veya yetersiz filtrasyon sebebiyle ortaya çıkacak nitrat veya amonyak bitkilerin büyümesine değil, sadece balıkların ölmesine yarar.

    Yazdıkların sanal dünyada hoş görünüyor, ancak gerçek dünyada böyle bir şey yok. İnsanları yanıltıyorsun. Bu yazıları okuyan, akvaryumuma salvinia koyayım, fazla çoğalmaya başlarsa amonyak yükseliyor demektir, dip çekimi yaparım diye düşünür. Veya bitkiler çürüyorsa, aman nitrat azalmış fazla yemleme yapayım, filtreyi kapatayım der. Yok böyle birşey. Bitkilerin gelişimleri veya gelişememeleri o kadar fazla değişkene birden bağlıdırlar ki, kendileri bioindikatör olarak kullanılamazlar.

    Neyse bu konuda 70 santimlik bir mesaj daha okuyamam, fazla uzatmayayım. Balıklara geçelim.
     
  11. yasarhakan

    yasarhakan

    Mesajlar:
    100
    Bir kere o resimdeki balığı ilk kez görüyorum. Konuşan vatoz denilen balık benim bildiğim şudur:

    [​IMG]

    Veya şu:

    [​IMG]

    Bu resimlerdeki balığı uzun süre besledim. Taş gibi balıktır, bırak nitratı, sudan çıkarıp cebine koysan saatlerce yaşar.

    Hemen hemen aynı şeyleri aymonieri için de yazabilirim aslında, o da çok dayanıklı balıktır.

    Sen şimdi gerçi haybeden yazmamışsındır bu balıkları, anlayamayacağımız bir sürü link verip bunların ne kadar hassa olduklarını falan iddaa ve ispat edersin ama, ben yine de yazayım. Bu balıklar da maalesef bitkiler gibi bioindikatör olarak kullanılamazlar.

    Ne demekdi biyoindikatör?

    Bu maalesef mümkün değil akvaryumlarımızda, biyoloji kitaplarında böyle yazıyor olsa da.

    Bu yüzden bu başlığa ilk yazdığımı tekrar alıntılamak istiyorum:

     
  12. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    Maalesef Hakan Abi sen bir 70 cm'lik cevap daha hak ettin... :F

    İşte Hakan Abi yine geldik Alaylı-Mektepli muhabbetine... Bir alaylı arkadaşımızda lepistes dişilerinin sudan sperm kapıp gebe kaldıklarını tecrübeleri ile bildiğini söylemişti... Malum konuyu biliyorsundur...

    Teori bilgi çok değerlidir Hakan Abi... Neden mi? Çok basit çünkü senin gözünle gördüğün doğrudur ama bunun nedenini yanlış yorumlarsın... Mesela o arkadaş bir akvaryumu sineklikle ikiye bölmüş ve erkek lepistesleri bir tarafa daha önce hiç çiftleşmemiş dişileri de başka bir tarafa koymuş (bu balıklardan bir taraftakiler gambusya'ydı heralde tam hatırlayamıyorum ama erkek olanlar gambusya idi diye aklımda kalmış)... Bir müddet sonra sinekliğin diğer tarafında içlerinde hiç erkek olmadığından emin olduğu lepistesler gebe kalmış... Şimdi lepisteslerin gebe kaldığı gözlemi doğrudur... Teorik bilgiye önem vermeyen veya bu bilgiden hiç haberi olmayan bu arkadaş lepisteslerin gebe kalışını erkeklerin suya saldıkları spermlerin akıntı ile sinekliğin öbür tarafına geçip dişilerin makatından sızdığına ve bu sayede dişi lepisteslerin gebe kaldığına yormuş... Oysa teorik bilgi der ki: Uzun süre çiftleşmeden kalan bir grup dişi lepistesten en az biri erkeğe dönüşür... Arkadaş bu basit bilgiyi bilmediği ya da daha kötüsü göz ardı ettiği için dişi lepistesleri gambusyaların suya saldıkları spermler ile gebe bıraktıklarını diretmeye devam eder... Sorsan (biz sormadık gerçi ama) gambusyalardan gebe kaldıklarından nasıl eminsin diye alacağın cevap yavruların vücutlarının sadece kuyrukları renkli idi diye cevaplar... Oysa erkeğe dönmüş bile olsa bir dişi lepistesin diğer lepisteslerden sadece dişi yavrusu olacağı bilgisini de ya teorik diye pas geçer ya da zaten hiç bilmiyordur...

    Yani teorik bilgin yoksa tecrübelerinle elde ettiğin verileri yanlış yorumlayıp yanlış noktalara dayandırırsın...

    Yani demem odur ki: Maksat "Gün" adı verilen zaman dilimini yani Güneşin doğuşunu ve batışını açıklamaksa; ha Dünya Güneş'in etrafında dönmüş ha güneş dünyanın etrafında dönmüş... Her iki açıklama da "Gün"ü açıklar ancak bunlardan biri hakikattir...

    Bu örneği neden mi yazdım Hakan Abi? Şunun için...

    Diyorsun ki:

    İşte teorik bilgi bilmemenin (aslında uzun uzadıya da anlattıydım) cezası... Amonnyaksız ancak nitritli hatta nitritsiz sadece nitratlı akvaryumda bile Salvinia yetiştirirsin... Nedeni çok bait (ve yukarıda yazıyordu)... Çünkü birçok bitkide ki içlerinde Salvinia'lar da var iki enzim vardır: Nitrit redüktaz ve Nitrat redüktaz... Nitrat redüktaz nitratı nitrite ve nitrit redüktaz da nitriti amonyağa çevirir... Heralde bu kısa cevap senin için yeterli olur... Ha yine yetmedi ise lütfen amonyaksız bir akvaryumda Salvinia'ları aynı akvaryumda Pistia da varken kolayca büyütte görelim... Hodri de meydan... ;)

    Zaten ben de bitkilerin "yaşamak için ihtiyacı" olan nitrat düzeyi ile balıkalrı öldürecek nitrat düzeyi aynı olur demedim ki... Söylediğim şudur nitrat seviyesi oturmuş bir tankta belli düzeylerde seyreder ve buna göre ilgili biyoindikatör bitki de belli düzeyde çoğalma görülür... Ama durup dururken bitki aniden çok hızlı çoğlamaya başladı ise -ki artık bitkinin çoğalmasının doğrudan nitrat düzeyi ile ilişkili olduğuna itiraz etmezsin- nitrat yükselişe geçmiş demektir... Rutin olarak akvaryumda yapılanlarda/olanlarda (yemleme, balık sayısı, vesaire) bir değişiklik olmadığı halde böyle bir nitrat düzeyi sıçrayışı maalesef bakterilerle ilgili bir sıkıntının göstergesidir... Zaten dikkat edersen bu durumda su değişimi ile nitrat düzeyinin azaltılmasını değil doğrudan nitrifikasyon bakterileri kültürünün eklenmesini öneriyorum çünkü sorunun kökeni bakterilerin başına gelen bir olay... Zaten biyoindikatör kullanımı balıklarda hasarın önüne geçilmesini hedefler... Yani nitrat seviyesinin arttığını gösteren bir bitki çoğalışı sürecin devamında balıkalrın zarar görebileceği bir duruma gelinebileceğinin göstergesidir... Bu nedenle biyoindikatör dikkate alınıp zamanında müdahale edilirse balıkalrın başına birşey gelmesi engellenmiş olur...

    Cümleni şöyle düzenleyeyim -müsadenle-: Aşırı yemleme veya yetersiz filtrasyon sebebiyle ortaya çıkacak nitrat veya amonyak, balıkların ölmesine neden olmadan önce biyoindikatör bitkilerin sayısının hızlı artışı ile kendini gösterir. :)

    Yukarıda defeatle yazdım... Oturmuş tankta aşırı düzeyde amonyak olmaz... Ancak Nitrosomonas bakterilerinin başına birşey gelirse amonyak yükselir... Bu durumda da dip çekimi değil Nitrisomonas bakterisi içeren Nitrit giderici bakteri kültürü eklenmesi gerekir... Oturmuş tankta nitrat yok olmaz... Eğer Nitrospirae bakterilerinin başına birşey geldi ise Nitrat sıfırlanır ve tankta amonyak olmayacağı düşünelemeyeceğinden Nitrit'in Nitrat'a dönüşemediği ve bu nedenle Nitrit'in yükseldiği sonucuna varılır... Veyahut amonyak da Nitrit'e dönüştürülemiyordur ki zaten Nitrit olmayınca Nitrat da olmaz... Yine yapılacak olan Nitrosomonas ve Nitrospirae bakterilerini birlikte içeren Nitrit giderici bakteri kültürünün akvaryuma eklenmesi gerekir...

    Bitkilerinin hacmen ve sayısal olarak artması hücre sayısının artmasına, hücre sayısının artması protein sentezine, protein sentezi bitkiye azotlu bileşik alınmasına bağlıdır.... Kısaca söyleyecek olursak bitkilerin hacmen ve sayısal olarak artması doğrudan azotlu bileşik miktarına bağlıdır... (Herşeyi ile oturmuş ya da daha yeni kurulan tanklarda azotlu bileşiklerin neler olabileceğini sen benden daha iyi bilirsin Hakan Abi... ;) ) Buna göre bitkilerin hacmen ve sayısal olarak artması, azalması ve bu artış ya da azalışın ivmesi (hızı) azotlu bileşiklerin akvaryumlardaki düzeyleri hakkında bizlere bilgi verir... Bu bilgiyibize sağladıkları için biyoindikatördürler... ;)
     
  13. Neverlander

    Neverlander

    Mesajlar:
    2.908
    İsim:
    Abdullah Üüzümcü
    Google Images'dan 3 sayfa sonuç heralde herkese Platydoras costatus'un neye benzediği hakkında bir fikir verir...

    [​IMG]



    [​IMG]

    Yok Hakan Abi Latince ismine değil Türkçe ismine itiraz etti isem diyorsan onun için de bir resim ayarladım sana...

    [​IMG]


    Yani buna göre senin konuşanlar benim bahsettiğim konuşan değil... O yüzden onların dayanıklı olması sadece onları ilgilendirir... Benim bahsettiğim Türk piyasasında satılan Konuşan Vatoz (Platydoras costatus)'dur... Ha söyleyeyim bu balığın bir diğer Latince ismi de Platydoras armalutus'tur...

    Diğer yazdığın kısımlar için yorumları yani bunların biyoindikatör olup olmayacaklarını ise diğer okuyuculara bırakalım... Çünkü bu konuda söyleyeceğin birşey yok anlaşılan...

    Ama hani ısrar etmesen de ben sana birer kaynak vereyim...

     
    A.P Bot Yazı düzenlemesini kaydetti.: 13 Mayıs 2016

Sayfayı Paylaş